24 Eylül 2013 Salı

THE ENORMOUS CROCODILE








The Crocodile lives in the biggest, browniest, muddiest river in Africa. 


He likes eating children. Oneday an enormous crocodile goes tramping through the forest telling all the animals he’s going to eat children. The animals tell him that it is a horrible thing to do but he tries to use his tricks to eat the tasty children. However, everytime he tries, the animals of the jungle save the children and finally a giant elephant finishes the crocodile off by swinging him around in the air by his tail and letting him go until he flies into the sky and crashes head into the hot sun.

 He gets exactly what he deserves in the end.





WRITER'S NAME: ROALD DAHL
NUMBER OF PAGES:58
CHARACTERS:

THE ENORMOUS CROCODILE, NOT SO BIG CROCODILE, HUMPTY-RUMPY THE HIPPO, TRUNKY THE ELEPHANT, MUGGLE-WUMP MONKEY, ROLY-POLY BIRD

11 Temmuz 2013 Perşembe

GUCUNU YITIREN KRAL



Ormanlar Krali Aslan ; O kükredimi ormani titreten, kimsenin karsi koyamadigi yüce aslan uzgun uzgun oturuyor, yemiyor, içmiyordu. 

 Eskiden sözünden cikmayan hiçbir hayvan simdi ya onunla dalga geçiyor, ya da ona karsi vurdumduymaz davraniyordu. Bir zamanlar o ne derse yerine getiren, her dediğine “ hâklisiniz “ diyen, ve bu sayede aslan tarafından odullendirilen Ayi Kocaoglan , Kral’in dizinin dibinden ayrilmayan Yagci Cakal ve Akbabalari yanina cekmis, Kral’a karsi kiskirtir olmuştu. Artikbu Yagci Cakal ve Akbaba cetesi orman kanunlarini hiçe sayiyor, ormanin her yerine kendi adamlarini yerleştiriyor ve halki her turlu ezmeye calisiyorlardi.

Diger taraftan Ormanlar Ulkesi’nin aydin ve sanatcilari harekete geçmiş, ülkeyi içine dustugu bu karanlık durumdan kurtarmanin yollarini ariyorlardi. Hergun, bu sanatci ve aydin topluluğunun bir uyesi ya kayboluyor, ya da kacirilip hapse atiliyorlardi. Anlayacaginiz, ulke yaşanmaz bir hale gelmişti.

Tum bunlar olurken, uzuntusunden Mese Agacina yaslanip söylenen Kral Aslan’i gören Bilgin Baykus : “ Vah vah, o koskoca Aslan Kral bu hale mi gelecekti ? “ diye söylenirken Kral Aslan bu sesle irkildi. Evet , insan hayatta hiçbir zaman sahip olduğu guc konusunda boburlenmemeliydi. Aslan , o herkesin korktuğu, guclu Aslan ne hallere gelmişti. Ancak, Aslan bir zamanlar koruduğu, kolladigi yandaslarinin ona karsi yaptiklarini hazmedememiş ve inanilmaz bir kin ile dolmuştu. Bu kin Ormanlar Ulke’sinde bir ic savaşa neden olabilirdi. Bunu önlemek için Bilgin Baykus, Aslan Kral’i ülkede bir toplantı yapmaya ikna etti. Toplantiya ormanda yasayan tum canlilar eksiksiz davetliydi ve toplantıya katilim tamdi. Herkes sirayla soz alarak derdini dile getirdi. Bir kargaşa yaşanmaya baslandi. Bu kargasanin içinde Aslan Kral zehirlenerek olduruldu. Kral’in olumunden sonra ülkede bir karisiklik yasanmadi. Sanatci ve Aydinlarin hazirladigi yasa ve is bölümüyle herkese bir sorumluluk verildi. Yonetim Kral’in cocuklarina da geçmedi ama.

Bu kitaptan alinabilecek en önemli ders su ki ; sahip olduğumuz guc , kudret geçicidir. Bu güce omrumuzun sonuna kadar sahip olacakmis gibi davranmamaliyiz. Sahip olduğumuz güce, kuvvete güvenerek etrafimizdaki insanlari ezip, küçümsemeye hakkimiz yok. Unutmayalim, gelecekte kimin ne olacagi hiçbir zaman belli değildir.  

Bunun yaninda ozgurluk icin zorbaliga, haksizliga karsi birlikte olmak, el ele mucadele vermekte bir o kadar onemlidir.

YAZAR ADI: PAKIZE OZCAN

SAYFA SAYISI: 96 SAYFA

YAYINEVI: GUNISIGI KITAPLIGI

7 Temmuz 2013 Pazar

EYVAH KITAP !



Cogu zaman “hiperaktif” olarak etiketlendirildik, neden mi? Ellerimize ailelerimiz tarafından seçilen ve tutuşturulan kitaplari bir kosede oturup saatlerce okuyamadigimiz için. Oysa ilk baslarda hevesliydik cogumuz kitap okumaya . Bu sekilde heves mi kaldi?

Heves sadece bununla mi kirildi? O kadar cok nedeni var ki? Mesela, okulda bir kitap seçilir ve bu kitabi anlasanda anlamasanda okumak zorunda birakilirsin. Oyle ki, bu kitaptan sinav olursun ve alacagin not bu kitabi okuyarak vereceğin cevaplara baglidir. Ogretmen seçmiş bir kere, gidip öğretmeninle konuşsan bile nafile. Okuyacaksin , kendi seçtiğini değil, okulun belirlediğini.

Evdesin mesela, bos bos ortalikta dolaniyorsun. Annen, baban senin etrafta dolanmani istemiyor. Al sana ceza: “ Cabuk odana git ve hemen kitap oku “. Oldu simdi bu ?

Digelim cok kitap okumayi seviyoruz, okuyarak saatler geçiriyoruz, bu sefer okulda arkadaşlardan da bir darbe yiyoruz; neticede cok kitap okuyanlarla dalga geçiliyor okulda.

“ Bu kitap okumak isi madem cok güzel, insanin kelime hazinesini geliştirip, muhakeme becerisini geliştiriyor, o zaman annem ve babam niye hic kitap okumuyor ? Onlarin elinde hic kitap gormuyoruz, kitaplar sadece çocuklar için mi basiliyor ? “

Bu yazilar, yazar Mine Soysal’in “ Kitap Sohbetleri “ adi altinda yüzlerce öğrenci ile yaptigi görüşmelerden alinan notlar olup, kitabin tamamini oluşturmaktadir. Maalesef ebeveynler olarak kendi yapmak isteyip ama yapamadigimiz bir cok seyi cocuklarimizin yapmasi konusunda ister istemez baski uygulayabiliyoruz onlar ustunde; cocugum iyi okullarda okusun, güzel konuşsun, muhakeme becerisi gelişsin, yazar olsun, vs . Kendi seçtiğimiz kitaplari okumalarini, kendimiz kitap okumadigimiz halde onlarin sürekli ellerinde kitap oturup okumalarini talep eder dururuz onlardan. Kitap okuma olayini ya odul, ya ceza olarak sunariz cocuklarimiza. Dolayisiyla, aslinda cok eğlenceli bir bos zaman aktivitesi olan kitap okuma orani oldukça dusuk çocuklar arasinda.

Kitabin bir bolumunde bir okulu ziyaret eden bir yazar sorar çocuklara “ Cocuklar, neden kitap okuruz” diye. Cocuklarin cogu “ bilgi edinmek “ , “ hayal gucumuzu geliştirmek “ gibi klişe cevaplar verirken bir çocuk “ DEGISMEK ICIN “ diye cevap verir. “ DEGISTIRMEK ICIN DEGISIM “ . Butun bu olanlar içinde yasadigimiz toplumu farklilastirmak, değiştirmek için once değişmemiz gerekiyor. Degisimin bu zorlu ve uzun yolculuğunda bize refakat edecek en değerli dostlarimiz kitaplar olacaktır.

Son olarak Yazar Mine Soysal’in kitabin sonunda çocuklara hitaben yaptigi konusmanin son paragrafında aynen sunlari yazmis:

“ Daglarin eteklerindeki ormanlarda, kimi urkuten, kimi neşelendiren binbir sesin arasinda yürürken bir pinar cikiverir bazen insanin karsisina. Serin ve berraktır. Susuzlugunuzu giderir, dinlenirsiniz. Pinarin kucuk sesleri bir anda ormanin koca gurultusunu duyulmaz kilar. Sadece berrak suyunu, kucuk siriltilarini ve serinliğini duyarsiniz. Kitaplar da pinarlar gibidir. Yasamin gumburtusu içinde bize sessizliği sağlarlar. Sessizlik olmazsa, yorgunluklardan, gerilimden, huzursuzluk ve korkularimizdan kurtulamayız.”

Sevgili anne ve babalar, cocuklarimizi geleceğe dair daha iyi yönlendirmek adina bu kitaptaki cocuklarin neden kitap okumak istemediklerine dair söyleşilerini mutlaka bir anne olarak öneriyorum. Bu kitap her anne ve babanin kesinlikle okumasi gereken bir kitap bence.

YAZAR ADI : MINE SOYSAL
SAYFA SAYISI: 127 SAYFA
YAYINEVI: GINISIGI KITAPLIGI

4 Temmuz 2013 Perşembe

THE GIVING TREE- AFTER READING ACTIVITY- WE ARE MAKING A GIVING TREE




MATERIALS: Brown, Green and Red cardboard, blue-tac, scissors

Rebuilding the Giving Tree helps the children understand how important it is to give back to others. Make a brown construction paper stump; tape it to the wall. Then have each child make a branch, leaves or apples from construction paper, so they can rebuild the Giving Tree.

Instruct each child to write things on the paper that the boy could have done for the tree. Ideas may include giving it water, offering it plant vitamins, planting the seeds from its apples, reading it stories and talking to it. Have each child tape their branches and leaves to the stump to rebuild the Giving Tree. Talk about how and why these things would have helped the tree and how it feels when people one another. Ask how they could help others and make them feel good, too.


COMERT AGAC KITABINA OZEL AGAC CALISMASI YAPIYORUZ


MALZEMELER: Kahverengi, Yesil, Kirmizi karton, Makas, Blue-tac ( duvar yapistiricisi )

Kahverengi kartondan bir ağaç gövdesi yapip çocuğumuzun odasinin duvarina blue-tac ile yapistirin. Sonra tekrar kahverengi kartondan agacin dallarini, yeşil kartondan yapraklari, kirmizi kartondan elmalari yapip, yapistirin.

Sonra, çocuğunuza bir kagit üzerine kendisinin ve/veya hikayedeki cocugun ağaç için neler yapabileceğini yazmasini söyleyin ( cocugunuz okuma-yazma bilmiyorsa, onun size söylediklerini siz yazin ) Fikirler arasinda, agaci sulamak, vitamin vermek, yedikleri elmalarin çekirdeklerini ekerek ağaç yaratmak, ağaca hikaye okumak yer alabilir. Bu tur seylerin ağaca ne gibi yararlar saglayabilecegini anlatin. Ayrica, baskalarina bu tur yardimlari yapmanin onlari ne kadar mutlu edeceğini de izah edin.



THE BOY WHO CRIED WOLF


Sam, a little boy who lives in a small village in the mountains , takes the sheep up to the mountains everyday.  


His life isn’t very exciting and he starts looking for things that will make his life more exciting. One day , he happens to have an idea:  He runs down to the village and shouts “Help” , “Help “, asks for help telling people that the bad wolf is in the forest and so the sheep are in danger.  The villagers believe in him , they run up to the mountain but once they get there, they see that there is no wolf and the sheep are OK.  He repeats lying to the villagers twice and makes fun of them. One day, the wolf really comes out of the forest.  Sam is terrified. He runs down the village to ask for help.  Guess what happens ? Do you think that the villagers believe him this time ?



This story reminds us the readers the fact that: Noone believes in liars, even when they tell the truth.  So, please stay away from lying people and ofcourse to yourself.

RETOLD BY :  MAIRI MACKINNON
PUBLISHED BY: USBORNE PUBLISHING

3 Temmuz 2013 Çarşamba

IZMIR'DE UC COCUKTUK





Sezen, Haluk, Meltem: Uc unlu sanatci, uc Izmir’li ve en önemlisi bir zamanlar uc çocuk.


Izmir’in en mutena semtlerinden Kopru’de geçmiş cocukluklari ve sonra bir gun ucu birden memleketlerinden uçup gitmişler Istanbul’a, cok buyuk isler başarmaya, gokyuzunde yildizlar gibi parlamaya…..

13 Temmuz 1954 yilinda dogmus Minik Serce Sezen, Denizli’nin Saraykoy kasabasinda. Egitmen ve disiplinli bir babanin kizi; hicbirseyden korkmayan bu kucuk afacan kiz bir tek babasindan korkardı. Sezen’in gelecekte unlu bir ses sanatcisi olacagi mahalleli tarafından daha kucuk yaslarinda keşfedilmiş. Akilli mi akilli, merhametli mi merhametli, afacan mi afacan bu kucuk kiz 5 yasindayken tasinmis Kopru’ye. Kendisi 10 yasindayken doğan erkek kardeşini cok seviyor, hatta ona ablasini sevmeyi bile kendisi öğretiyor. Sezen’in çocukluğuna dair kimi zaman güldüren, kimi zamanda gözleri dolduran hos anilari mahallelinin agzindan dinlemek ayri bir keyif veriyor.

1954 yilinda ayni semtte varlikli bir ailenin ikinci erkek cocugu olarak dünyaya gelen Haluk Bilginer de Sezen gibi Kopru’de , Behcet Uz parki’nda geçiriyor cocuklugunu. Sezen’le karsilasmisliklari var. Onlar çekirdek aile olarak değil, anne , baba, ağabey, kiz kardeş, anneanne, ve babaanne olarak kalabalık bir aile ortaminda yasiyorlar. Bu sarisin, anneannesinin gözbebeği, caliskan çocuk hayatinda asla hayvanlara zarar vermemeği, öğretmenin gözünde arkadaş desteği ile kucuk düşmemeyi, yaptigi hatalardan ogrenmis ve bunlari tekrar etmeyeceğine dair kendi kendine yemin etmiştir.

1970 yilinda dünyaya geliyor Meltem Cumbul. Dunyaya geliyor gelmesine ama annesini ve babasini kahreden bir huzun kaplıyor evi o dogdugunda; doğar doğmaz olumle tanisiyor Meltem. Banka muduru babasi, annesi, kendisinden yedi, onuc yas buyuk iki ablasi ve dokuz yas buyuk abisi ile , kalabalık bir aile ortaminda yasiyor Meltem. Tipki Sezen gibi yaramaz mi yaramaz, hareketli mi hareketli. Disiplinli bir annesi var ama daha sonra söylediğine gore en cok Yonca ablasından korkmuş çocukken. Diger kardeşleri ile epey yas farki olduğu için , evin en kucugu olarak cok sevilmiş ve simartilmis. Kucuklugunde hep Sezen Aksu, Seyyal Taner taklitleri yaparak arkadaslarini eğlendiren Meltem’in en buyuk hayali cok unlu bir tiyatrocu olmakti – tipki Haluk Bilginer gibi. Meltem’e gore zaten yasadigi ev bir tiyatro sahnesiydi, annesi yönetmen, babasi yapimci, ablalari hem oyuncu, hem isikci, hem suflör, hem temizlikçi kisacasi hersey, abisi yilda bir kez aileye katildigi için misafir sanatci.

Bu kitap sizi, ozellikle 1960’lar ve 1970’ler de doğan sizleri, anne-babalarinizi o yillara yani çocukluk anilarina götürecek. DVD yerine Videolarin olduğu, cocuklarin sokaklarda toplu olarak oynadigi, arkadasliklarin cok daha farkli oldugu yillara. Hepimizin bugun hayranlıkla dinleyip, izlediği bu unlu yildizlar da bir zamanlar geleceğe dair hayalleri olan, agaclari tırmanan, belki odev yapmaktan cok hoşlanmayan , haylazlık yapan cocuklardi… Tipki sizler gibi, tipki bizler gibi. Cocuklugunu doyasiya yasayan ve yasamakta olan ve hayalleri olan herkesin okumasini şiddetle tavsiye edeceğimiz bu eserin yazi dili de bir o kadar anlasilir ve yalin.
Tesekkurler Hacer Kilcioglu ve Gunisigi Yayinlari

YAZARIN ADI: HACER KILCIOGLU
SAYFA SAYISI: 223 SAYFA
YAYINEVI: GUNISIGI KITAPLIGI

2 Temmuz 2013 Salı

ORIGAMI KITAP AYRACI


HAYDI COCUKLAR ORIGAMI ILE HARIKA KITAP AYRACLARI YAPIYORUZ...

 GEREKLI MALZEMELER: 

Degisik renkli karton, Makas, Delgec, Yapistirici




HAZIRLANISI: 

Once kartonu 6x6 cm ebadinda kare olarak kesin. Sonra bu kagidi ucgen seklinde katlayin. Once sol koseyi , daha sonra sag koseyi ortada birleştirin. Tekrar ucgen haline getirin, kulakçıklardan birini alt merkeze birleştirin. Sonra kagidi resimdeki sekillerde katlayin.


Sonra kalan sekil 3x3 boyutuna gelecek. Bundan biraz daha kucuk bir kareyi kesip, cebin içine yerleştirin ve yapistirin. Daha sonra süslemelere geçin ve dis, goz, burun, dil gibi süslemeler hazirlayin, yapistirin.



Kullanima hazir , iyi okumalar.



29 Haziran 2013 Cumartesi

SIIR CALISMASI YAPIYORUZZZZZ



Yaz tatili geldi, defterleri kapattık , dolaplara yerleştirdik. Ancak size harika bir önerim var çocuklar. Birlikte “ SIIR AGACI “ veya orijinal adiyla “ POE-TREE “ yapacagiz, yanlis duymadiniz.

Gerekli malzemeler: Yesil renkli karton, bant, makas, delikli zimba ve ip. Kartonlari ince seritler halinde uzunlamasına keselim. Uzerine ya kendi yazdigimiz, ya da sevdiğimiz bir sairin siirinin bir satirini yahut istediğiniz satirlari yazalim. Kesilen karton seritlerin üzerini bantlayalım. Tepesinden delikli zimba ile delip, ip geçirelim. Iste siirlerimiz ağaca asilmaya hazir hale geldi.

Agacimizdaki siirlerimizi bahçede bir kisa boylu bir ağaca astiysak yoldan gecen insanlar veya evdeki bitkilerimize astiysak sevdiklerimizle paylaşıp, hos siir geceleri düzenleyebiliriz.

Unutmayin, siirlerinizi bloğumuzda da paylaşabilirsiniz.



Iyi eglenceler

GUNESI BILE TAMIR EDEN ADAM



Ada’nin ciğercisi Muammer Bey ve Tamircisi Kadir Bey zit karakterli kardeştirler. Muammer Bey”in, asiri kiskanc, inatci ve iddaci kişiliğinin aksine Kadir Bey kiskanclik, kusluk nedir bilmeyen, yaptiklari ile ovunmeyen, iyi huylu bir insandir.

Tamirci Kadir Bey o kadar usta bir tamircidir ki eline aldigi herseyi ustalikla tamir eder: Beyaz eşyalari, elektronik eşyalari, mobilyalari, musluklari ve hatta bozulan insan ilişkilerini bile … Evet evet kus insanlari baristirir, , kavga edenleri yatistiran bir kişiliktir Kadir Bey. Boylesine iyi bir insani çekemeyen, sevmeyen insanlar da olur elbet. Mesela garip ama kardeşi Muammer bey yillardir kustur Kadir Bey’e, Kadir Bey kardeşinin ona kus olduğunu bilmez ama. Ayrica, herseyi tamir ettiği için Ada’daki tum saticilar, sevmez onu. Neden mi? Insanlarin evindeki eski esyalari tamir ettiğinden yillardir kimse yeni bir eşya almamistir evine de ondan. Halbu ki Kadir Bey paraya değer vermeyen bir insandir. Yaptigi isten cogu zaman para bile almaz. Ama saticilarin ve para harcamak isteyen Ada halkinin ondan kisa süreliğine olsa da ayrilmalari gerekiyor ki , halk rahatlıkla alisveris yapabilsin. Kurduklari bir planla Kadir Bey’i Ada’dan uzaklastirir ve alisverise koyulurlar, ancak halk eskisi ve hikayesi olan esyalarindan vazgeçmek istemezler. Ellerinde kalan paralari ile ne mi yaparlar? Sonu cok güzel biten bu kitabi okuyun, göreceksiniz.


“ INSANLAR KENDILERINI YENILERLERSE, ESYALARINI DA YENILENMIS GIBI HISSEDERLER “ GEREKSIZ TUKETIMDEN KACINALIM




YAZAR ADI: BEHIC AK

SAYFA SAYISI: 67 SAYFA

YAYINEVI: GUNISIGI KITAPLIGI

GUNES'I KISKANDIRAN KIZ



Acaba, Sumru köyden ayrilir ayrilmaz gunes köye neden geri dondu dersiniz?


Dokuz yasinda kucucuk bir kiz Sumru. Herkesi kiskandiran gunes sarisi saclari dillere destan Sumru’nun yasadigi koy yedi yildir hic gunes yuzu görmemiştir. En son Sumru iki yasindayken kendini göstermiş Gunes köye ve o gun bugundur koylu hasret kalmis gunese. Koyluler bu ise bir anlam veremisler ama bu olayi birilerinin üzerine atmaya calismislar. Once zavallı Nurettin, her sabah kuşlarla konuşuyor diye buyuculukle suclanmis ve gunes’i buyu ile yok ettiği iddiasi ile yaka paca köyden kovsulmus, sonra onun ardindan gunes dogmayinca sirasiyla kendilerini eğlendiren koyun cüce danscisi, sihirbaz, müzisyen, ve cambaz atildi köyden; kendilerine hiçbir konuşma hakki tanınmadan. Ancak onlarin da gitmesi gunesi geri getirmedi. Koyluler bunun nedenini dusune dursun, Sumru ile en yakin arkadasi Emre köyden ayrilarak, hayatlarinda hic görmedikleri gunesi aramaya basladilar. Onlarin koyu terkettigi sabah gunes dogdu köye. O sabah insanlar gunesi görünce sevinçten bayram havasi esti köyde. Acaba, Sumru köyden ayrilir ayrilmaz gunes köye neden geri dondu dersiniz?

Gunes’i ararken ugradiklari her köyde değişik maceralar yasadilar ve köyden kovulan insanlara rastladılar tek tek. Sonunda Sumru gunesi geri getirmenin kendi ellerinde olduğunun farkına vararak cozumu de kendisi uretmis ve harekete geçmiştir. O sirada gunes bugüne kadar yaptigi yanlisin ve kucuk kizin koyu için yaptigi fedakarligin farkına varmistir. Artik gunes Sumru’nun koyunu mutlulukla aydınlatmakta ve isitmaktadir.

Bu hikaye’de insanlar ve gunes birçok hata yapmistir. Koyluler hickimseyi dinlemeden’ onlara kendilerini anlatmak firsati vermeden , masum insanlari evlerinden kovmuş, gunes ise bir kiskanclik uğruna yillarca bir koy halkini kendine muhtaç birakmistir.

KISKANCLIGIN, OFKENIN COK ZARALI DUYGULAR OLDUGUNU VE AYNI ZAMANDA BIRILERI HAKKINDA YARGILAMA YAPARKEN ONLARIN DA MUTLAKA DINLENILMESI GEREKLILIGINI ANLATAN HARIKA BIR KITAP…




YAZARIN ADI: TUNA KIREMITCI

SAYFA SAYISI:95

YAYINEVI: KIRMIZI KEDI COCUK YAYINEVI

23 Haziran 2013 Pazar

THE GIVING TREE


It is about a tree who loved a boy very much.Everyday, throughout his childhood, the would come and visit the tree.Each day that the little boy comes, he takes something from the tree.Sometimes, it is apples, sometimes it is shade and a place to play on.As the boy grows older, he visits less and less.When he visits, he always wants something.Since the tree loves the little boy, the tree continues to give, while the selfish young man does nothing but take and take.When the boy becomes an old man he comes to see the tree and needs a place to sit.The tree had only a stump left ans still offers his stump for him to sit on.



THE BOOK IS ABOUT AN UNCONDITIONAL LOVE TEACHES US NOT TO TAKE THINGS FOR GRANTED




Writer’s Name:Shel Silverstein

Themes:Love, Giving, Receiving appreciation

Number of Pages: 64 pages

The Characters:A selfish kids who constantly asks for something from the tree, The Giving Tree
                                                                                                                   

 http://img2.blo

COMERT AGAC




Kucuk bir çocuk baslangicta dallarina cikip coşkuyla oynadigi cok iyi arkadasi olan ağaçla olan ilişkisini omrunun sonuna kadar devam ettirir.Hayatinin tum evrelerinde agacin yanina her gelişinde ağaçtan farkli bir isteği vardir cocugun.Oyun oynamak ister dallarinda sallanir,oynar, biraz buyuyunce onu terkeder.Geri dondugunde bir yetişkindir .Paraya ihtiyaç duyar.Agactan para ister.Parasi olmayan ağaç satmasi için elmalarini verir çocuğa.Istekleri sonsuz olan bu çocuk sadece ihtiyaci oldgunda gelir agacin yanina.Comert ağaç neyi var neyi yok verir çocuğa.Hayatinin son evresinde cok yorgun bir ihtiyar olarak geri geldiğinde zavallı agacin kutugunden başka hiçbir seyi kalmamistir.Gene de yorgun ihtiyari kutugunde oturtur.

INSANOGLUNU BITMEK BILMEYEN ISTEKLERI VE KARSILIKSIZ SEVGIYI ANLATAN COK DOKUNAKLI BIR KITAP


YAZARIN ADI:SHEL SILVERSTEIN

SAYFA SAYISI:56 SAYFA

YAYINEVI:BULUT YAYINLARI

KARAKTERLER:ISTEKLERI BITMEYEN COCUK BENCIL BIR COCUK, COCUGU COK SEVEN COMERT BIR AGAC



JUDY BLOOM



When I began to write, some people humored me. "You've always been such a dreamer!"

Some discouraged me. "Do you know what the odds are...do you know how many would-be writers there are out there?" Some were actually angry. "What makes you think you can write?"
A lot of my readers ask me for "writing tips." I wish it were that easy! There are no hard and fast rules for writing, and no secret tricks, because what works for one person doesn't always work for another. Everybody is different. That's the key to the whole business of writing - your individuality.
I once met a woman who wanted to write. She told me she'd read 72 books about writing but she still couldn't do it. I suggested that instead of reading books about writing, she read the best books she could find, the books that would inspire her to write as well as she could.

Good luck!





THE MAGIC FINGER


This is one of Road Dahl's easy to read books.

It follows an eight year old girl who has magical finger.She sees her neighbors-the Gregg Family-shooting at animals which they do for fun and she is bothered by this irresponsible behaviour.She uses her power(pointing her magic finger against the people whom she hates)and changes the Gregg Family into birds, and the birds into human.By switching lifestyles, the Gregg Family got a taste of what it was like to be on the receiving end of a rifle fire and what it feels like nearly losing someone close to you.

Do Others What You Would Like Done To You

Writer’s Name:              Roald Dahl
Number of Pages:          57 pages
Characters:                    The little girl with the magic finger, Philip and William Gregg Brothers, Mr and Mrs Gregg
Place:                           Farm

MONSTER HOUSE

  

Whatever happens in life, we must hold on to life and live our lives













SUMMARY by LARA SENOL , CEVRE KOLEJI 5-B                   

One day Mr. Nebbrecracker took one girl’s bike.  At that moment DJ  was watching him.  He went downstairs and told this incident to his mom and dad. His mom and dad didn’t believe that Mr.Nebbrecracker was such a mean person.  Then his friend Chowder came in.  Dj went to the garden and he played basketball with Chowder.  When they were playing basketball, the ball went to Mr. Nebbercracker’s garden.  DJ went to get it, but when he got on Mr. Nebbercracker’s lawn, Mr. Nebbercracker came out of his house and yelled at the children. the boys ran away.  The next day they saw a girl  who was selling chocolate . The girl’s name was Jenny.  The girl came to Mr. Nebbercrackers lawn but when she stepped on the lawn, the lawn started to move.  The boys came from the house and saved Jenny.  The next day was halloween. DJ, Chowder and Jenny thought that the other children will get candies from the people.  They went to Mr. Nebbercracker’s house.  They talked to him.  He told them about his wife’s terrible story caused by children and explained why  his wife and him  didn’t like children .  His wife was very big and the children made fun of her.  Years ago , on a halloween day, she was running away from children and she fell in a big hole and died. From that day on, he turned to himself and hated children.  DJ and friends talked to him and told him that he didn’t need to think about his dead wife anymore.  He could be friends with the kids again.  That helped Mr. Nebbercracker to change and to turn  someone good again.  Mr. Nebbercracker started loving  children again.  It was halloween and Mr. Nebbercracker gave all the toys to the children that he took  from children  years ago.

MONSTER HOUSE

Writer’s Name:              Dan HARMONand  Rob SCHRAB
Number of Pages:          31 pags
Characters:                    The main character is DJ & the other characters are Chowder, Jenny, Mr.   Nebbercracker, Bones, Zee ,Skull ,Lister and Landers.
Place:                           Mr. Nebbercracker’s house and the Danger Zone.

14 Haziran 2013 Cuma

CILEKLI DONDURMA




Gülüş, şeker mi şeker bir kızdır. Evin tek kızı olmasına karşın, yalnız kalmaya hiç niyeti yoktur müzede çalışan halasıyla, annelerini kaybetmiş, yüreği yaralı yavru köpeklerle, odasında aniden canlanan heykelcikle, sıkıcı emeklilik günlerini renklendirmek isteyen bay Fonti’yle ve tonton dedesiyle kurduğu dostluk, onu birbirinden keyifli serüvenlere sürükler… “Çilekli Dondurma”daki güzel öykülerin tadı, damağınızda kalacak…

HIKAYE NEDIR ?

Hikaye nedir?

Öykü veya hikaye, gerçek veya  gerçeğe yakın bir olayı aktaran kısa, düz yazı şeklindeki yazilardir.

Kısa olmasi, yalin bir sekilde anlatilmasi, ve az sayıda karaktere yer vermesiyle roman ve diğer edebi türlerden ayrılır.

Öyküde, olayın geçtiği yer sınırlı, anlatım özlü ve yoğundur. Karakterler belli bir olay içinde gösterilir. Bu karakterlerin de çoğu zaman sadece belli özellikleri yansıtılır. Konu tümüyle hayal ürünü olabilir, ya da son derece gerçekçidir. Genellikle ironik bir rastlantı yoluyla oluşturulan özel bir an üzerindeki yoğunlaşma sürpriz sonlara olanak verir.
Bilinen ilk öykü örneği ise İtalyan yazar Giovanni Boccaccio'nun Decameron adlı eseridir. Eser temel olarak 1348 yılında İtalya da ortaya çıkan bir veba salgınını konu alır.10 gün boyunca anlatılan 100 öyküden oluşur. Mutluluklar, kadın erkek ilişkileri, gönül yaraları, yerinde verilen yanıtlar, çıkar peşinde koşan din adamları öykülerin başlıca konularını oluşturur.
Türkiye'de öykü ya da hikaye kavramı diğer yeni türler gibi Tanzimat'tan sonra edebiyatımıza girmiştir. Öykünün bizdeki ilk gerçek temsilcisi olarak Ömer Seyfettin'i görmek mümkündür. Falaka,Başını Vermeyen Şehit,Pe'de hikayeciliğin gelişmesine çok büyük katkı sağlamıştır.  Ayrıca Sait Faik Abasıyanık'ta Türk öykücülüğünün önemli temsilcilerinden biridir. Toplumun problemlerine değil bireyin toplum içindeki sorunlarına yönelen yazar, öykülerinde çoğunlukla kendisinden yola çıkıp bireyler hakkında yazarak insan gerçeğini anlamaya çalıştı. Çoğunlukla şehirli alt sınıfın hayatını yazan Abasıyanık, balıkçı, işsiz, kıraathane sahibi gibi karakterleri anlattı oykulerinde. İnsanların yaşama biçimlerini, isteklerini, tasalarını, korkularını ve sevinçlerini irdeleyerek, toplum meselelerinden çok "insanı ele alan sanatçılar" sınıfında yer aldı.

Hikaye'nin unsurları nelerdir ?

1- Olay: Hikayede üzerinde söz söylenen yaşantı ya da durumdur.
2- Kişiler: Olayın oluşmasında etkili olan ya da olayı yaşayan insanlardır.
3- Yer: Olayın yaşandığı çevre veya mekandır.
4- Zaman : Olayın yaşandığı dönem, an mevsim ya da gündür.
5- Dil ve Anlatım : Hikayenin dili açık, akıcı ve günlük konuşma dilinden farklı olarak, etkili sözcük, deyim, atasözü ve tamlamalarla zenginleştirilmiş güzel bir dil olmalıdır.

Hikaye'de Plan

Hikayenin planı da diğer yazı türlerinde olduğu gibi üç bölümden oluşur; ancak bu bölümlerin adları farklıdır. Bunlar:
1- Serim: Hikayenin giriş bölümüdür.Bu bölümde olayın geçtiği çevre , kişiler tanıtılarak ana olaya giriş yapılır.
2- Düğüm: Hikayenin bütün yönleriyle anlatıldığı en geniş bölümdür.
3- Çözüm: Hikayenin sonuç bölümü olup merakın bir sonuca bağlanarak giderildiği bölümdür.

Ancak bütün hikayelerde bu plan uygulanmaz , bazı öykülerde başlangıç ve sonuç bölümü yoktur. Bu bölümler okuyucu tarafından tamamlanır.